Yaşama Sanatı Kitap Özeti

 

 

                                                  

          Belki uzun belki kısa bir yoldasınız. Her başarısızlık sizin için birer kavşak. Endişeleriniz, birer viraj.Arkadaşlarınız bazen gaz pedalı olur bazen fren. Düşmanlarınız trafik ışıklarındaki kırmızı. Aileniz yolunuzdaki uyarı tabelaları. İş hayatınız ise engebeli bir arazi. Ama: Deponuz prensiplerinizle doluysa, Motorunuz iradeniz kadar sağlamsa ve yan koltukta tanrının varlığını her zaman hissediyorsanız, dilediğiniz yere mutlaka varacaksınız.

          Evet bu kitaptaki onlarca düşünür görüşlerini hiç korkmadan dile getirdiler. Hiçbir baskı karşısında asla düşüncelerinden taviz verip susmadılar. Peki ya biz? … Ne yazık ki biz şimdiye kadar onlar gibi olamadık olamıyoruz. Yıllardır belirli kurallar içine hapsedildik soru sormuyoruz ve hayatı sorgulamıyoruz. İnsan gibi yaşamıyoruz çünkü insan olmanın özünde soru sormak hayatı sorgulamak vardır. Oysa biz kimsenin dinlemediğini görüşlerimizin benimsenmediğini düşünüp sadece susuyoruz. Geçmişte düşünceleri uğruna hayatını verip benimsediği düşüncelerinden asla taviz vermeyenler gibi olabilseydik eğer içinde bulunduğumuz dünya bu şekilde olmazdı. İnsanlar robotlaştırılmazdı. Neden yapıyorum, yaptığım bu işin ülkeme ne yararı var diye sorgulamadan susup işlerimizi yapmazdık. Her gün bu üniversiteye gelip hiçbir şey öğrenmeden geri dönmek bize acı verirdi. Çağdaşlaşmanın başkenti, sosyal faaliyetlerin en zengin olduğu; bir diğer tabirle öğrenci şehri Eskişehir’de; tiyatroya katılmak, sinemaya gitmek, belirli spor dallarıyla ilgilenmek, öğrenci kulüplerine katılmak, gönüllü faaliyetlerde bulunmak ne yazık ki bizim gençlerimize göre değil. Hiçbir işin ucundan tutmayıp okulu bitirip rahat bir iş bulmak, eğer rahat bir işin hemen hemen garanti olduğu bir bölümde isen (pdr); tabiri caizse yata yata okulu geçip yata yata para kazanmaktır amaç. Boş vakti en çok olan, en çok para kazandıran iş en güzel iştir.Ne yazık ki bu düşüncelerle hiçbir sonuca ulaşamayız.

          Yıllardır bizim bu düzen ve anlayışı sorgulamamıza izin vermemekle kalmayıp soru sormamamız için uğraşıldı. Ne yazık ki bu yüzden eğitimde ülkemiz onuncu sıralarda. Coğrafya derslerinde gelişmekte olan ülke diye tanıtılan Türkiye ne yazık ki özellikle eğitim konusunda gelişmekten mahrum. Buna rağmen bu ülkenin başındakilerin çoğu bu durumdan hiç de rahatsız gibi gözükmüyorlar. Düşündükleri tek konu ceplerine giren para! Ceplerine para girsin herkes rahat yaşasın bu yeterli. Ülkenin ücra köşelerinde geceleri geç uyuyan ailenin, okula gidemeyen çocukların, batıdaki eğitimin 1/10’nin alamayan doğuluların gelişmişlik düzeyi hiç umurlarında değil. Sonuç? Sorgulamaktan yoksun öğrenciler, adalet duygusu gelişmemiş yöneticiler ve sözde gelişmekte olan Türkiye. Bu konuda kitapta ilgimi çeken Geothe’nin bir sözü vardı. Geothe güncesinde ‘ben on sekiz yaşındayken Almanya da on sekiz yaşındaydı’ demiştir.Bu toplumun geri kaldığı anlamına geliyormuş. Onun tabiriyle bence Türkiye hiç 18 yaşında olmadı. Belki on beş, belki on dört, belki de on üç kim bilir?..

        Eflatuna iki soru sormuşlar:1. �insanoğlunun sizi en çok şaşırtan davranışları nelerdir? Eflatun tek tek sıralamış: Çocukluktan sıkılırlar ve büyümek için acele ederler.Ne var ki çocukluklarını özlerler. Para kazanmak için sağlıklarını yitirirler ama sağlıklarını geri almak için para öderler. Yarından endişe ederken bugünü unuturlar. Dolayısıyla ne bugünü nede yarını yaşarlar. Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşarlar ancak hiç yaşamamış gibi ölürler. Sıra gelmiş ikinci soruya: Peki sen ne öneriyorsun? Bilge yine sıralamış: kimseye kendinizi sevdirmeye kalkmayın. Yapılması gereken tek şey sadece kendinizi sevilmeye bırakmaktır. 

ÖNEMLİ OLAN; HAYATTA EN ÇOK ŞEYE SAHİP OLMAK DEĞİL,EN AZ ŞEYE İHTİYAÇ DUYMAKTIR.

         Kitabın genelinde gerek filmlerle, gerek kitaplarla okuyucunun ufku açılmaya çalışılmış, belki de hiç düşünmediği olaylar karşısında düşünmeye sevk edilmiştir. Gerçekten insanın düşünce ufkunu genişleten sorular hayatın anlamını bir kez daha düşünmemize yardımcı olmaktadır. Fromm’un da dediği gibi ‘Hayatı kaybetmekten daha kötü bir şey vardır; hayatın anlamını kaybetmek’. Bunun yanında kitap hayatın anlamı üzerine düşünmemizi sağlıyor. Hayatın anlamını kaybetmek demek; neden yaşadığını bilmemek demektir. Neden yaşadığını bilmeyen bir insan hayatta neler yapması gerektiğini bilemez. İlkokulda bir dergide okuduğum şu söz hep aklımın bir köşesinde yer edinmiştir. ‘Rotası olmayan gemiye hiçbir rüzgâr yardım edemez’. Onun için biz de hayatta kendimize ait bir rota belirlemeliyiz ve bu yolda sağlam düşüncelerle ilerlemeliyiz. İleride arkamıza dönüp baktığımızda boş geçen bir ömür değil, ne kadar yol kat ettiğimizi görmeliyiz.

 

         Bir erkeğin düşünsel yeteneği,estetik birikimleri ne olursa olsun, hayatta durduğu yer, içinde doğduğu yerdir, tanıdığı ilk kadının annesinin onu bıraktığı yerdir. Giyim zevkinin bulunmadığı bir bahçede doğduysanız, giyim zevkinin gelişmiş olduğu bir bahçeye sizi ancak bir kadın götürür. Sofralarının inceliklerle donatılmadığı bir yerde doğduysanız, incelikli sofraların bulunduğu yere sizi götürecek olan bir kadındır. Birlikte olduğunuz kadın değiştiğinde,değişen yalnızca bir kadın değildir, hayatın neredeyse bütünü değişir, bir başka yere,bir başka bahçeye geçersiniz, orada her şey farklıdır.Dinlediğiniz müzik, okuduğunuz kitap, yediğiniz yemek, gittiğiniz yerler, buluştuğunuz arkadaşlar hatta taktığınız kravat bile değişir. Bir erkeği hayatın içinde kadınlar gezdirir,hayatın katları arasında dolaştırır. Zevkli bir kadına rastlarsanız zevkiniz,bilgili bir kadına rastlarsanız bilginiz, esprili bir kadına rastlarsanız espriniz, zeki bir kadına rastlarsanız zekanız gelişir; yeni huysuzluklar, kaprisler, kavga nedenleri, acılarda öğrenirsiniz.

         

 

 

Yorumlar   

 
0 #1 reis03 28-03-2013 21:52
sayın admincim ödevim için cümlelerinden çalmak istiyorum patent size ait galiba alıntı yapmak serbets mi? (bir dost)

Admin:Herkezin burdan alacağını unutma hepsini değil bir kısmını al değiş
Alıntı
 

Yorum ekle

Copyright © 2012 Portikal.Net - Tüm hakları saklıdır.